Dr. Mustafa Torun – 15-16 Haziran Gününün Anımsattıkları…
15-16 Haziran Gününün Anımsattıkları…
Babalar Günü ve Bayram Kutlamaları Yaparken 15-16 Haziran Olaylarını da lütfen unutmayalım…
“İnsanlık tarihinin ortak noktası; çalışanların hep yoksul olması ve çalışmayanların zenginleşmesidir. Devrin egemenleri bu çelişkiyi ortadan kaldırmaya çalışanlara komünist diyor. Onları birer hayalet gibi gösteriyorlar.” Friedrich Engels
15-16 Haziran 1970 yılında DİSK´in öncülüğünde tarihin en önemli örgütlü işçi direnişi yaşanmıştır.Bu yürüyüşe sadece DİSK´e bağlı işçiler değil, TÜRK-İŞ emekçileri de katılmıştır…
Sadece eylem İstanbul´da sınırlı kalmayıp, Kocaeli, Bursa, Ankara ve İzmir´e sıçramış, sonunda o zaman ki sağcı hükümet sıkı yönetim ilan etmek zorunda kalmıştır…
Birçok DİSK´li yönetici gözaltına alınıp acımasızca yargılanmıştır…
Bu eylem sonunda 274 ve 275 sayılı yasadaki emekçiler aleyhine yapılan birçok değişikliklerin, o zamanki 2 milletvekiline sahip TİP´in ve sonrada ayrı olarak Bülent Ecevit’in Genel Sekreter olduğu CHP´nin Anayasa Mahkemesine başvurması sonucunda çoğu maddesi iptal edilmiştir…
CHP´nin başlangıçta Sermaye Sınıfının ve Hükümetin kerhende olsa yanında olması; belirtilmesi gereken önemli bir noktadır. Bunu bir yere lütfen not edin!…
Süreğen Ana Muhalefer Partimiz daha sonra Anayasa Mahkemesine başvuru yaparak, bu olumsuzluğu nispeten gidermiştir…
Bu direniş bize hakkın ancak üretimden gelen güçle, alınabileceğini açıkça göstermiştir. Bunu özellikle vurgulayalım…
Yani normalleşme veya ortamı yumuşatmakla haklar alınır mı? Onu zaman gösterecektir. Bence doğrunun ve hak almanın yek yolu üretimden gelen gücü kullanılmasıyla oluşan yaşamsal pratikler, yani direniştir…
Bilindiği gibi 1960´lı yıllarda dünyada SOL bir iklim ve rüzgâr vardı. Bu rüzgâr ve iklim dünyadaki hemen hemen tüm “Sosyal Demokrat” partileri de etkilemiştir…
Özgürlük, eşitlik ve demokrasi istemi elbette Türkiye´de de karşılık bulmuştu. Bu iklimden etkilenen Süreğen Ana Muhalefet Partimiz; sol yani sosyal demokrat bir parti olma yoluna girmişti…
Şurasını çok açık bir şekilde belirtelim ki; SOL ne kadar gelişirse Sosyal Demokrat siyaset de o oranda gelişecektir. Bunu hiçbir zaman akıldan çıkarmamak gerekir…
Tıpkı “Sayın Bülent Ecevit´in” Ortanın Solu Hareketinde olduğu gibi…
Ana muhalefet Partisi sol olmayıp, yumuşama ve normalleşme anlayışı ile tek adam sistemine yanaşıp, “Neo Liberal” bir anlayışın temsilcisi olmaya devam etmek istiyorsa, bizce sorun yoktur…
Yoksulların, emekçilerin, emeklilerin partisi olacağım demez ve bunu açıkça beyan ederse, varsın Süreğen Ana Muhalefet Partisi olmaya devam etsin…
Ama bu sürecin sonunda varolan “Kısmi Demokrasi” buzdolabına kaldırılmaz ise…
Cezasını da ağır bir şekilde emekli ve emekçiler, çocuklarımız, gençlerimiz kısaca yoksul halk kesimleri çekecektir…
Önerdiğimiz sol program; Eşitlik, kardeşlik, insan haklarını önceleyen, özgürlüğü esas alarak, tercihini yoksullar ile işçi sınıfı, köylü ve orta sınıflardan ve emeklilerden yana olan bir yapılanmayı içermelidir.
Türkiye´nin gereksinimi bizce budur…
Siyasette ittifaklar ve görüşmeler elbette olacaktır. Bu siyasetin doğasında vardır. Bunu hiçbir kimse inkâr edemez. Ana muhalefet´in doğal ittifakı da diğer sol partilerdir ve Demokratik Kitle Örgütleridir…
Bu konuda cesur ve açık davranmalıdır. Sağa yanaşıp, sağ değerleri benimsemiş gibi görünmek, sadece sağ siyasetin işine yarar. Bunun dünyada sayısız örneği vardır..
Önemli olan evrensel ve ulusal değerleri birleştirecek bir sol parti olabilmektir…
Ana muhalefet partimiz 1960´lı yıllarda utanıp çekinerek mahcubiyet içinde girdiği ortanın solu çizgisini, günümüze uyarlamalı ve evrensel sol değerleri mutlaka benimsemelidir…
Sosyalist solu da doğal ittifak gören bir anlayışta olmalıdır. Bunlar olmayacaksa kuru, kuruya, içeriği olmayan sosyal demokrasi felsefesinin oturacağı çizgi başarılı olamaz…
*
Açlık ve yoksulluğun kol gezdiği bu günlerde; Çok üzülerek belirtmek isterim ki yoksullar giderek açlık sınırına dayanmışlardır. Çocuklar yatağa aç girmekte, Emekliler ikinci işte çalışmakta, çalışma olacağı bulamayanlar geceleri pazar artıklarını toplamaktalar. işsizlik rekora koşmuştır…
Sosyalist Sol maalesef toparlanamamış ve çekim gücü olamamıştır. Hepimiz Süreğen Ana muhalefet Partisi´nin biran önce toparlanıp sol bir programla dizginleri ele almasını beklemekteyiz. Bunu milyonlar istemektedir…
Bunun için nesnel koşullar vardır. Öznel koşulları da biz yurtseverler yerine getirmelidir…
Ana muhalefet partimiz biran önce iktidar olmalıdır. Beklentimiz budur. Halkımıza yaz, bahar, boran ve kar havası var deyip, gerekçe uydurmanın gereği yoktur. Artık yolun sonu bir an önce iktidar olma da görünüyor. Bunu unutmayalım…
Sözümüzü Dursun Ali Akinet ve Selahattin Aygün’den alınma anlamlı bir türkü ile bitirelim. Bu türkü Hacettepe Hastanesine sevkedilen bir annenin son nefesinden sonra dile getirilen sözleri içermektedir. Bu türküye emeği geçen ustalarımıza ve Musa Eroğlu hocamıza sonsuz teşekkürler…
Bana Ne Yazdan Bahardan
Bana Ne Borandan Kardan
Aşağıdan Yukarıdan
Yolun Sonu Görünüyor
Sevgilerimle…
Dr. Mustafa Torun